Hepimiz sağlıklı ve mutlu olmak istiyoruz; hatta ince, zayıf olmak da, ve güçlü de olmak istiyoruz. Peki bunun için kaçımız gerçekten bilinçli çaba gösteriyor; yaşam tarzına dikkat ediyor; yenilikleri takip ediyor ve doğru bilginin peşinden gidiyor?
Wellness ve yoga eğitmeni olarak profesyonel işim ve uzmanlığım sayesinde elbette sağlık alanındaki gelişmeleri takip ediyor ve bilgilerimi hep güncelliyorum ve paylaşıyorum; ama bu benim için 18 yaşından beri- yani yetişkin sıfatına geçtiğimden beri- yaşam tarzı olduğu için asıl bilinçli ve sorumlu yaşıyorum.
Bu güvenle ve güvenilirlikle de yıllardır çeşitli platformlarda- kitaplarda, makalelerde, seminerlerde, söyleşilerde, sahnede, kurumlarda ve sosyal medyada- sağlıklı yaşam, wellness, spor ve beslenme alanında bilgi ve öneri paylaşıyorum.
Son yıllarda farkında olduğum ve hayat tarzım olarak benimsediğim bir tutum var ki bence çok önemli; hastalandıktan sonra tedavi aramak yerine hastalanmadan önleyici yaklaşımla yaşıyorum. Wellness yaklaşımı da böyle bir alan aslında…
Tabii ki arada herkes gibi ben de yorgun düşüyorum, hastalanabiliyorum, virüs kapabiliyorum; malum dünya çapında salgınlı bir zamanda yaşıyoruz. Muhtemelen pandemi gibi büyük bir dönem yaşamasaydık bu ufak tefek hastalıkları da pek geçirmeyecektim ama ömrümün bu döneme denk gelmesini kabulleniyorum.
Ben böyle düşünüyorum da peki genel kitle ne düşünüyor?
Sağlık trendleri neler? Hep ilgimi çeken bir konu olmuştur ve yeni bir araştırmanın sonuçlarını sizinle paylaşmaktan heyecan duyuyorum.
- Katılımcıların % 75’i sağlıklı olabilmek için çaba gösterdiğini belirtirken, %58’i hasta olmasa/kendini hasta hissetmese bile yılda en az bir kez kontrol amaçlı doktora gittiğini ifade ediyor.
- Teknolojinin sağlığımızı daha iyi ve etkili yönetebilmemiz için yardımcı olacağını düşünenlerin oranı % 85. Teknoloji ilerledikçe birçok hastalığın tedavisinin kolaylaşacağını düşünenlerin oranı ise % 73.
- Kamuoyunun % 41’i sürdürülebilir sağlık uygulamalarını gerçekleştiren şirketlerin satın alma kararlarını etkileyeceğini ifade ediyor.
Bu sonuçlar, Türkiye’de 93 yıldır faaliyet gösteren Philips Türkiye’nin IPSOS ile gerçekleştirdiği “Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye Sağlık Trendleri Araştırması” etkinliğinden… Sağlık Trendleri Araştırması çerçevesinde, toplam 1224 görüşme gerçekleştirilmiş; Türkiye kentsel nüfusu NUTS1 düzeyinde temsil eden 12 ilde, 15-64 yaş grubu kadın ve erkeklerle görüşmeler tamamlanmış.
Araştırma sonuçlarına göre;
Kişilerin kendi sağlıklarının kontrolünü ele alması için önleyici sağlık anlayışı önem kazanıyor.
Kişisel bakımın sağlık algısındaki etkisine bakıldığında, “Saç ve cilt bakımı konusunda kendimi bakımsız hissettiğimde, kendimi sağlıksız hissederim” diyenlerin oranının % 66 olduğu görülüyor. Fikir önderleri ise, önleyici sağlık anlayışı ile bireylerin kendi sağlıklarını yönetebileceklerine inanıyor.
Ağız ve diş sağlığının genel sağlık durumu ile ilişkili olduğunu düşünenlerin oranı % 79
Tüketiciler, ağız sağlığının önemini bilse de hâlâ diş fırçalama alışkanlığı düşük. Günde 2 kez diş fırçalama oranı % 36. Diş sağlığının genel sağlık durumu ile ilişkili olduğunu düşünenlerin oranı ise % 79.
Sağlıkta teknolojinin gücü
Araştırmaya göre; teknolojinin sağlığımızı daha iyi ve etkin yönetebilmemiz için yardımcı olacağını düşünenlerin oranı %85. Teknoloji ilerledikçe birçok hastalığın tedavisinin kolaylaşacağını düşünenlerin oranı ise % 73.
Kişilerin teknoloji sayesinde sağlık verilerine daha kolay erişebilmesi, uzmanlara hızlı ulaşabilmesi gibi olumlu faktörler teknolojinin kullanımında ön plana çıkıyor.
Katılımcıların %64’ü bağlantılı sağlık teknolojilerinin sağlık personelinin daha verimli çalışmasını sağlayacağını düşünürken, %69’u bağlantılı sağlık teknolojileri sayesinde hastalıklara erkenden müdahale edilebileceğini belirtiyor. Katılımcıların %58’i bağlantılı sağlık teknolojileri sayesinde insanların hastaneye daha az gitmeye ihtiyaç duyacaklarını düşünüyor.
Sağlık sektörünün geleceğini şekillendirecek trendleri değerlendirirken, hayatımızın her alanına giren teknolojinin etkisi de yadsınamaz. Aynı şekilde, çevreci, sürdürülebilir ve doğal içerikli ürünlere ilginin arttığını da ben gözlemliyorum. İnsanlar yani tüketiciler daha bilinçli tercihler yapıyor. Etiket okumayı giderek öğreniyoruz. Yediğimizi, içtiğimizi, cildimize sürdüğümüzü, aldığımız takviyeleri daha dikkatli inceleme becerisi kazandık.
Dijital sağlık teknolojileri, birbiriyle bağlantılı dijital çözümler sunarak, sağlık hizmetlerine erişimi artırmayı, daha düşük sağlık maliyetlerinin oluşturulmasını ve en önemlisi daha sağlıklı bir geleceği mümkün kılıyor. Sağlık hizmetlerinin dijitalleşmesi, sağlıklı yaşamdan önlem almaya, erken teşhisten tedaviye ve evde bakıma kadar sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesini sağlıyor. Sağlık teknolojileri, bireylere kendi sağlıklarının kontrolünü ele almasında yardımcı oluyor.
Yöneticilerin de söylediği gibi, araştırma sonuçlarında gözlemliyoruz ki, pandemi ile artan kişisel sağlık farkındalığı ve alışkanlıkları devam ediyor. Bence daha da artacak. Giyilebilir sağlık teknolojisi ürünleri de hayatımıza daha çok girecek.
Daha sağlıklı yaşam tarzları benimsemek ve daha iyi ve mutlu hissetmek giderek önem kazanıyor.